1933
Tekne yapımcılığını başlatan kişi Girit kökenli Nami’nin Mehmet’tir. İlginçtir ilk teknenin yapılış öyküsü. Nami’nin Mehmet kendisine bir tekne yapmak ister. Muhtemelen çevresinde gördüğü diğer teknelerden esinlenmiştir. Teknenin yarısına geldiğinde babasına gösterir ama babası beğenmez, “ne bu mavnaya benzemiş” der. Mehmet’e ağır gelir babasının bu sözleri, yakmak ister tekneyi daha bitirmeden. Ama arkadaşlarının araya girmesiyle devam eder ve denize indirir bu tekneyi. Neticede suyla da şişen tekne denizde durur. Ama bu Nami’nin Mehmet’i tatmin etmez. Tekne yapımcılığını öğrenmek için Yunan adası Kalimnos’a gider. Orada ustalar bulur, bazı sorular sorar. Ama hiç tekne yapmadığını öğrenen ustalar Mehmet’e yüz vermez. Bu elbette onu durdurmaz. Orada bir Selvi ağacı vardır. Mehmet bu ağaca çıkar ve yeni bir tekneye başlamış Yunan ustalarının nasıl çalıştıklarını izlemeye başlar. Bir süre sonra Türkiye’ye geri dönen Nami’nin Mehmet yeni bir tekne kurar kendisine ve bu sefer başarır. Bu ilk teknesini bir gün denizde dolaşırken karşılaştığı bir Yunanlıya satar. Karşılığında onun aynacı sandalını alır. Yaptığı bu ilk iki tekne aynakıç sandal formundadır. Bundan sonra Nami’nin Mehmet ufak tefek tekne tamirleriyle uğraşır. Bir gün Bodrum’da sünger ticaretiyle de uğraşan Ali Cengiz’den davet alır. Ali Cengiz Güllük’ten Bodrum’a gelip ona bir tirhandil yapmasını istemektedir. Nami’nin Mehmet gelir ve Kumbahçe mahallesinde Ali Cengiz’in evinin önünde bir tırhandil kurar. Atilla adı verilen 10,5 metre boyundaki bu tekne Bodrum’da yapılan ilk tırhandil olur. Sene 1933’tür. Bunu bir başka tekne daha izler ve ardından Nami’nin Mehmet Güllük’e geri döner ve tekne yapımcılığına orada devam eder.
Ziya Usta, Nami’nin Mehmet Güllük’e yerleştikten sonra İkinci Dünya Savaşı sırasında tekne tamiratı, tekne büyütme ve ufak sandal yapımıyla uğraşır. Bu evre Ziya Usta’nın kendisini yetiştirdiği dönem olarak da düşünülebilir. Yaptığı ilk tekneler, Tepecik Camisinin orada Karakayalıların maddi desteğiyle kurduğu Tepecik ve Güvendiren (adı sonradan Güven olmuştur) tırhandilleri olacaktır. Asıl çıkışınıysa, Bodrum dışından bir gemi inşa mühendisinin getirdiği çizimden bir tekne yaparak yakalayacaktır. Bu deneyimle iyice ustalaşan Ziya Usta, Bodrum’da yapılmış ilk gulet olan Mustafa tratasını denize indirir ve ardından, ilerinin ustaları olacak çıraklarıyla birlikte arka arkaya tekneler, özellikle de süngercilik için sipariş edilen tırhandiller yapmaya başlar.
Gulet tasarlamak hiç bir zaman kolay bir iş olmamıştır. İşe kendini adamak, çok çalışmak, ve titizlik ister. Çünkü yapılacak tekne yenilmezliği ve güzelliği ile ünlenmiş “Bodrum Tipi Gulettir.Tamamen ahşaptan yapılan bu tekneler uzun yıllara dayalı çalışmalar ve derinlemesine incelemer sonucunda elde edilen meşakkatli bir bilgi kümesinin eseridir. Namı meşhur Akdeniz dalgalarının gücüne, sert rüzgarlara dayanmalı aynı zamanda insana kendini evinde hissettiren bir rahatlık içinde yeterince rahat ve geniş olmalı, işçiliği insanı çekerken bir gün batımı bir kuğu misali süzülerek ilerlemelidir.
1951’de Bodrum’da doğdu. Çocukluk ve gençlik yıllarının bir kısmını İzmir’de mobilyacılık yaparak geçirdikten sonra 1970 yılında tekrar Bodrum’a döndü. Bodrum’da balıkçılık, gemicilik, çekekçilik, marangozluk (eski tersanede Engin - Ali Kemal Denizaslanı ile) işleri ile uğraştı. Sonrasında İsmet Cengiz’in yanında gemici olarak çalıştı. Uğur Susam, Erol Ağan yanında bir İtalyan tırhandil âşığına (Valter) tırhandil yaparken, güvertesini yaparak yardım etti. Güverteyi çok beğenen Valter, hemen sonrasında başka tekne siparişi vererek, Uğur Susam ile 1984 yılında ortak tersane kurmalarının yolunu açtı ve böylece tersanecilik hayatı başladı. Bu süreçte tam sayısı bilinmemekle beraber 20 kadar tirhandil yaptılar. 1991 senesinde tersaneciliğe tek başına devam ederek, bugüne kadar da 20’den fazla tirhandil, 24 m’ye kadar kendi kurup attığı tekne mevcut. Bu teknelerin hepsi birer yelkenli olup, bir kısmı ise yurtdışına ihraç edildi. Bodrum Cup ve Tirhandil Cup yarışlarının hayata geçirilmesi için elinden geleni yaptı ve başlangıcından bu yana, hastalığından sonraki son birkaç sene dışında tüm seneler bu yarışlara katıldı. Son yıllarında kendisi için yaptığı Bastarda ile katılımcı oldu ve birçok derece aldı. Kıvırcık Tersanesi faaliyetlerine, gemi inşa mühendisi olan oğlu ile devam ediyor.
Mustafa, Bodrum’un sayılı ustalarından Uğur Susam’ın yanında yetişmiş. Eski Bodrum’un üç-beş iş kolundan biri tekne yapımı. 23 yaşında da kendi atölyesini kurup hobi olarak başlamış imalata. Bugüne kadar yaptıkları hep tirhandilin özgün boyutlarında. Bu boyutta bir teklif gelince kendi sınırlarını zorlamaya karar vermiş. “Hellenistik çağlardan beri bu toprakların özgün yapısı tirhandil. Hesaplar, orantılar hep kafamızın içinde. Önce hayal kuruyorum, baş-kıç yüksekliği ne olsun, su üstünde nasıl durmalı gibi, hayalimdeki teknenin yan görünüşünü kağıda döküp yapmaya başlıyorum. Örneğin; İtalya’da önünde fotoğraf çektirmek isteyeceğin mimari olsun, heykel olsun nice sanat eseri var. Ben de istiyorum ki yaptığım tekne yüzlerce tekne içinde, insanların önünde fotoğraf çektirdiği tekne olsun.”